20 Eylül 2015 Pazar

Sigrid UNDSET - Her Kadın Gibi




  Genellikle okuduğum kitapları hemen paylaşmayı tercih ediyorum ancak bu ay biraz tembellik yaptım. İki hafta kadar önce bitirdiğim bir kitaptan bahsedeceğim.
  
  Okumam gerekenleri araştırırken bu romanın tanıtımıyla ilgili iddialı cümleler ile 1928 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nün bu kitaptan dolayı yazarına verilmesi,  her dile çevrilmesi, yirminci yüzyıl edebiyatının şaheserlerinden diye bahsedilmesi ve yazarın  adını bile duymamış olmanın tuhaf etkisiyle edinip okudum ''Her Kadın Gibi'yi.

  Beklentimi yükselten  tanıtımdan sonra sizlere söyleyebileceğim sadece akıcı şekilde okunan bir kitap demek olacaktır! Bir derebeyi ile evlenen zengin bir kadının üst üste çocuk doğurması ve günlük yaşantısı. Sıkılmadan okuyabilirsiniz ancak beklediğim kurguyu  ve altını çizip not  edebilecek cümle de bulamadığımı belirtmeliyim.
Kısacası, mutlaka okuyun diyemeyeceğim bir roman.

Elips Kitap tarafından yayımlanmış ve 384 sayfa.


******


Kitaptan Alıntılar:


Her lohusalığından yine de güzel, daha sakinleşmiş olarak kalkmıştı. Genç omuzlarına yüklenen sorumluluklar her gün biraz daha artıyordu. Yanakları biraz zayıflamış, beyaz, geniş alnının altındaki gözleri daha ciddileşmiş, ağzı ise kırmızılığından kaybedip biraz daha zayıflamıştı. Bu gidişle vaktinden önce ihtiyarlayıp çökecekti... ( s. 137 )


  Skog'da şöyle bir adet vardı: Kiliseden dönüp avluda atlarımızdan indiğimiz zaman kaynatam Herr Björgulf, oğullarıyla beni yanaklarımızdan öperdi. Biz de onun elini öperdik. Sonra evli olanlar öpüşür, bizimle birlikte kiliseye gitmiş uşakların, hizmetçilerin ellerini sıkardık. Babanla Aasmund Amcan babalarından bir hediye aldıkları  zaman onun elini öperlerdi. Herr Björgulf'la karısı odaya geldikleri zaman oğulları ayağa kalkarlar, kendilerine oturun deninceye kadar oturmazlardı, önceleri bu haller bana tuhaf, acayip gelmişti. (s243)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder