23 Ağustos 2014 Cumartesi

Anton ÇEHOV - Korkunç Bir Gece




     Bu ay üst üste Türk Edebiyatından okuyunca, Dünya Klasiklerini özlediğimi,  Rus Edebiyatından Çehov'un öykülerini sıcaklarda  rahat okuyacağımı düşünerek ''Korkunç Bir Gece'yi'' seçtim bu kez.

    Kırkdört yıllık ömrüne yüzlerce öykü, oyun yazmayı sığdıran Çehov, Gerçekçilik Akımını izlemiştir. Tıp eğitimi alan Çehov'un Cansız Ceset; Kaçak, Cerrahlık adlı öykülerinde mesleğinden etkilenmiştir. Vişne Bahçesi, Vanya Dayı ise en bilinen oyunlarındandır.

Araf Yayınları tarafından 2013 te 2.baskısı yapılan kitap 157 sayfa. İçinde yirmi üç öykü var.
Son zamanlarda okuduğum öykülerden sonra  19.yy Rusyası öykülerine dönmek hoşuma gitti. Farklı yüzyıllarda, farklı kültürlerin öyküleri...

Kısa cümlelerle, kısa öykülerde güçlü anlatımı, kurguyu sergileyebilmek bence zor, hem de çok zor...

Okumayı sevmek, okumayı öğrenmek klasiklerle oluyor. Okuyamadığım ne çok eser var, umarım okumaya vaktim yeter!

Okumayı seviniz, sevdiriniz diyerek bitireyim bu defa da. Hoşçakalın...


******


Kitaptan Alıntılar:


   Adamcağız general olmayı kafasına koyduğundan emekliliğini de istemiyordu. Böylece bizde beş yıl daha hizmet etti ve diyebiliriz ki, sonunda amacına ulaştı. Ama nasıl ulaştığını tahmin edemezsiniz.Adamcağızın yazgısı böyleymiş demek ki. Generallik rütbesini verdikleri gün ansızın katıldı kaldı. Yüzünün sol yanına, sağ koluna, iki bacağına birden inme inmişti... Bizim gösteriş düşkününe sırmalı general apoleti takmak nasip olmadı, istemeye istemeye emekliye ayrıldı. ( Kale Gibi Kadın adlı öyküden. s.38 )


   Gene de evlendirdiler bizi.
Şimdi evliliğimizin gümüş yıldönümünü kutluyoruz. Birlikte tam 25 yıl uçup gitmiş. Başlangıçta zor yıllar geçirdik. Hep azarladım Zoya'yı, gerektiğinde patakladım, istemeye istemeye sevdim. İstemeye istemeye çocuklarımız oldu. Sonra...yavaş yavaş alıştık birbirimize...
   Şu an Zoyacık arkamda ayakta duruyor; elleri omuzlarımda, tepemdeki dazlağı öpüyor. (Nasıl Evlendiğimin Resmidir adlı öyküden. s.44-45 )



   Sokakta eskisi gibi yağmur yüzümü kamçılıyor, rüzgar şapkamı uçuruyor, kürkümün eteklerini tartaklıyordu. soğuktan iyice üşümüş, üstelik sırılsıklam ıslanmıştım. Sokakta duramazdım, sıcak bir yere gitmeliydim ama nereye?  ( Korkunç Bir Gece adlı öyküden.  s.50 )





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder