22 Aralık 2014 Pazartesi

Orhan VELİ - Yalnız Seni Arıyorum

                                                        

  Bloğumda daha önce de mektup türünden eserler paylaşmıştım.  Paylaştıklarımın arasından en çok Kafka' nın Baba'ya Mektuplarından etkilendiğimi söylemeliyim. 

Aslında mektuplarla sevdiğimiz, merak ettiğimiz kişileri daha yakından tanımak hoşuma gidiyor. ''Yalnız Seni Arıyorum'u'' okurken Orhan Veli'nin sevgilisi Nahit Hanıma yazdığı mektuplarla şairi daha yakından tanıma fırsatım oldu. Şairin bazı şiirlerinin ilk halini okuyor, yaşadığı dönemin İstanbul'una, edebiyat dünyasına tanıklık ediyorsunuz.

Orhan Veli'nin otuzaltı yaşında belediyenin kazdığı bir çukura düştükten birkaç gün sonra öldüğünü biliyordum ama kışın ayağına ayakkabı, üstüne palto alamayacak, pul parası bulamayacak kadar yoksulluk içinde olduğunu bilmiyordum. 
Mektuplar duygu yüklü, samimi. İstanbul'dan Ankara'ya gidememek, sevgiliye ulaşamamak nasıl bu kadar imkansız olur, bugünün algısıyla anlamak zor tabii.

Her ne kadar mektup türü okumayı sevip, mektupları yazan kişiyi daha iyi tanımamıza yol açan belgeler deyip yayımlanması gerektiğini savunsam da; bu kez Orhan Veli'nin mektuplarını okurken ikilem yaşadım doğrusu. Muhtemelen duygu dünyasının bu kadar açıkça bilinmesinden şair de rahatsız olurdu

YKY tarafından yayımlanan kitap,165 sayfa, mektupseverlere duyurulur!


******


Kitaptan Alıntılar:


Hayatımızın hiç düşünmeden feda edebileceğimiz seneleri o kadar çok mu? Ömrümüzü hep böyle birbirimizden uzak mı geçireceğiz?  Sen belki yine bu kadere boyun eğmenin de güzel bir şey olduğunu söyleyeceksin. Ne lüzumu var bu türlü avunmalara? Bir arada olsak daha iyi değil mi? ( 61)


İki gündür Boğaz'da bir sonbahar havası var. Bu da hüznümü arttırıyor. Bilmediğim bir maceraya, çok büyük bir maceraya atılmak istiyorum. Aşk falan zannetme. Katiyen değil. Aşkla beraber kendimi de dünyayı da unutmak istiyorum. İstiyorum ki dünya da beni unutsun. Sefil olmak, perişan olmak, sürünmek hiçbiri bir şey değil. Ölmek de hiçbir şey değiştirmez.  (s.83 )


İsterdim ki mektubunu alır almaz sana müspet bir cevap vereyim ve hemen Ankara'ya gelebileyim. Ama vaziyetimi bir düşün.İki günden beri yağan yağmura ve soğuğa rağmen üstümde beyaz bir ceket var. Pabucum yok, gömleğim yok, kravatım yok, pardösüm yok. Bu kıyafatle Ankara'ya gelebilir miyim? Gerçi senin yanında olmadığım zamanlar sokağa çıkmam. Fakat hiç kimseye görünmeden Ankara'ya gelip gidebilecek miyim?  (s.90 )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder