15 Nisan 2014 Salı

Doris LESSING - Kedilere Dair

                                                         






2007 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İngiliz yazar Doris LESSING'in ilginç kitabı. İlginç derken, kedi severler için daha ilginç olduğunu düşünüyorum.

Kitabın tamamı üç ayrı bölümden oluşuyor ve yazarın yaşamının farklı dönemlerinde birlikte yaşadığı, gözlemlediği kedilerine dair bir anlatı.

Uzun yıllar kedilerden hiç hoşlanmamış, hatta kedi fobisi olan ben, birkaç yıl önce üniversite sınavına hazırlanan kızıma bir İran kedi yavrusu alırken yaşamımızın bu kadar değişeceğini, renkleneceğini, tüm hayvanlara karşı daha duyarlı, sevgi dolu olabileceğimi düşünmemiştim doğrusu.

 Bu kitabı  Doris Lessing'i okumak istememin dışında, konusunun ''kediler'' olması nedeniyle almıştım!

Doris Lessing'in okuduğum ilk kitabı. Aynı, son Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Alice Munro'yu okuduğumdaki duyguları yaşadım. Okurken yazarın anlatımı sizi öyle bir sarıyor ki, elinizden bırakamıyorsunuz. Kitabın bitmesini istemiyorsunuz.

 Güçlü yazarlar, güçlü anlatımlar...

Biraz da kitabın yazarından bahsetmek istiyorum; İran doğumlu yazar, beş yaşından itibaren ailesiyle birlikte Afrika'da Zimbabwe'de yaşamış, on dört yaşındayken okulu bırakıp çeşitli işlerde çalışmıştır. Eserlerinde feminizm, toplumsal ve siyasal karmaşalar içindeki insanların yaşamları ele almaktadır.

Elimdeki kitap, MetisYayınları tarafından 2. baskısı 2007 yılında yılında yapılmış, 143 sayfa.

Doris Lessing okumak keyifliydi, ben diğer kitaplarını da okumak istiyorum, sizlere de okumanızı öneriyorum...


******


Kitaptan Alıntılar:


Kediler aşina olmadıkları hayvanları, işleri veya hareketleri saatlerce seyrederler. Yatağın düzeltilmesi, yerin süpürülmesi, paket yapmak, paket açmak, dikiş dikmek ya da örgü örmek- ne olsa bakarlar. Peki ne görüyorlar? Birkaç hafta önce kara kedi ve birkaç yavrusu odanın ortasında oturmuş kumaş biçmemi izlediler. Makasın işleyişini, ellerimin hareketlerini, kumaşın değişik yığınlar halinde toplanmasını gözlemlediler. Sabah boyunca kafaları bu işle meşgul, oradaydılar. Ancak bizim gördüklerini düşündüğümüz şeyleri gördüklerini, sanmıyorum. (s.81-82 )


Gri kedi beni kendisine daha üstün bir yer olan masada yemek vermeye zorluyor, bu arada kara kedi yerde yiyordu. Ona hayır dedim; bu kadarı saçmaydı; üç gün boyunca evde verilen hiçbir şeyi yemedi; belki dışarıda fare yemiştir. Bizim onu görebileceğimiz bir yerde değil elbette. Dördüncü gün her zamanki gibi masaya çıktı, ben de kendi kendime şöyle düşündüm: Adam sen de, görelim bakalım ne olacak. Tabaktaki her şeyi keyifle yedi; yerken aşağıya, yerde yiyen kara kediye bakıyordu: Görüyor musun, ben ayrıcalıklıyım. (s.86 )


Derken bir sabah olağanüstü bir şey oldu.
Okehampton'a alışverişe gitmiştim. Döndüğümde odanın ortasında bir yeşillik yığını, bir mezar buldum. Gri kedi yanında durmuş bana bakıyordu.Kara kedi yavrularıyla beraber  koltuğun üstünde bekliyordu. İkisi de yeşillik yığınına ilgi göstermemi istiyorlardı.
Gidip baktım. Yeşillikler altında bir fare ölüsü vardı.Gri kedi fareyi yakalamış, hediye olarak yere koymuştu. Ancak eve onun beklediğinden daha geçdöndüğüm için süsleyecek zamanı olmuştu - kim bilir belki de kara kediye bir uyarıydı: Fareye dokunma.  (s.87 )






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder