14 Nisan 2014 Pazartesi

Virginia WOOLF - Kendine Ait Bir Oda







Virginia WOOLF'un en bilinen eseri, kulağa bile hoş geliyor; ''Kendine Ait Bir Oda.''

V. WOOLF, 1882 doğumlu İngiliz yazar ve eleştirmen olup, ''bilinç akışı'' tekniğini uygulaması ve eserleriyle dünya edebiyat tarihinde yerini almıştır.
1941 de geçirdiği bir bunalım sonucu bir nehire atlayarak intihar etmiştir.
 Bilinç akışı tekniğinin  en başarılı örneğini ''Mrs. Dalloway'' adlı romanında uygulamıştır.

Yazar, Kendine Ait Bir Odası ve yılda beş yüz poundluk geliri olan bir kadının ancak maddi-manevi baskı altında kalmadan özgürce yazabileceğini, üretebileceğini savunmaktadır.

Yaşadığı yıllarda kadınların istediği bir işte dahi çalışamamalarının, erkeklerle eşit olmayıp ikinci sınıf insan olmalarının doğal sonucu olarak edebiyatta da hak ettikleri yeri alamamalarının ve erkekler tarafından ''Neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?'' sorularını cevaplamaktadır bu eseriyle.

Virginia WOOLF kadınlara şöyle sesleniyor;''Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın.Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!''

Kadın-erkek eşitsizliğinin edebiyat dünyasındaki yansımalarını Woolf'un araştırma ve yorumlarıyla okumaktan keyif aldım ancak bu kitabı Virginia Woolf'un en kolay okunan eseri denmesine rağmen herkese değil, konuya ilgi duyanlara öneriyorum, aksi sıkıcı gelebilir, takdir sizin!



******


Kitaptan Alıntılar:


Kadınlar yüzyıllardır , erkek görüntüsünü gerçek boyutlarının iki katında gösterebilen enfes bir güce sahip büyülü birer ayna görevini yerine getirmişlerdi. Bu güç olmasaydı, belkide dünya hala bataklıktan ve sık ormanlardan ibaret olurdu. (s.40)


Napolyon ve Mussolini, her ikisi de, bu nedenle kadınların zayıflığı üzerinde önemle dururlar, çünkü kadınlar daha aşağı düzeyde olmasalardı  büyüteç işlevini yerine getiremezlerdi. Bu durum, kadınların, erkekler açısından gerekliliğini kısmen açıklamaya yarar. ( s. 41 )


Bana kalan mirasın haberini, kadınlara oy hakkı tanıyan yasanın yürürlüğe girdiği akşam aldım. Posta kutuma bir avukatın mektubu atıldı ve mektubu açtığımda halamın bana ömür boyu yararlanabileceğim, yılda beş yüz poundluk bir gelir bıraktığını öğrendim. Oy ve paradan, sahibi olduğum para sonsuz ölçüde daha önemli görünüyordu. Bundan önce geçimimi sağlamak için şurada bir düğünün orada bir gösterinin haberini bildirerek gazetelerden  geçici işler dileniyordum, zarfların üzerine adres yazarak, yaşlı hanımlara kitap okuyarak, yapma çiçekler yaparak ve bir yuvada küçük çocuklara alfabeyi öğreterek birkaç pound kazanıyordum. (s. 42 )


Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar; tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazında krallların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir. Kurmaca yazında en esin dolu sözler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülür; günlük yaşamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz ve kocasının malıdır. (s.50 )


2 yorum:

  1. Kesinlikle katılıyorum konuya.ilgi.duymak cok.onemli mesela ben.biraz feminist olduğum icin dusunceleri abes gelmedi.bana hele.ki.o zamanlar yasananlari gorunce daha da uzuldum ki.zaten.kadin erkek.eşitsizliği gecmiste daha da fazlaydi gunumuzde de devam etmekte senin yorumun benimkinden daha.açıklayıcı olmus ne yalan soyleyeyim ben tarafli.olmaktan korktum heleki boyle bir teknikle yazılmış bir eseri sadece feministlik olarak yada feminizmle yakin tutmak aslında hos degil belkide yapmamaliyiz kitap kadınları icerdigi için bolca da bilgi alınabilecek nadir.bir eser son wirginia okumam olmayacak ins benim, yorumun cok cok guzel alintiladiklarin da gozume takilan hafizamda kalanlardan oluşuyor

    YanıtlaSil