15 Haziran 2014 Pazar

Tezer ÖZLÜ - Çocukluğun Soğuk Geceleri







Tezer ÖZLÜ 1943- 1986 yıllarında yaşamış. Daha önce yazarın Yaşamın Ucuna Yolculuk, Her Şeyin Sonundayım kitaplarını okumuş, Ekim 2013 te Her Şeyin Sonundayım'ı bloğumda paylaşmıştım. Yaşamın Ucuna Yolculuk adlı yapıtıyla 1983 Marburg yazın ödülü almış, genç yaşta aramızdan ayrılmıştır. Pavase hayranı, özgün  bir yazar..

Çocukluğun Soğuk Geceleri yazarın ilk romanı, YKY yayınları tarafından yayımlanmış, 65 sayfa.

Tezer  Özlü okumak ilginç geliyor bana. Yazarın yaşamı adeta ölümle iç içe yaşamasını hissediyorsunuz. Anılarında psikolojik tedavi gördüğü dönemler de sıkça yer alıyor. Farklı olmak, farklı yaşamaya çalışmak karşısında çevrenin, düzenin kısırdöngüsü de zorluyor haliyle.

Tezer  Özlü daha önce okumadıysanız hiç olmazsa bir kitabını okumanızı öneririm. Doğal, içtenlikle yazılmış satırlar ve erken kaybedilen özgün bir yazar; aynı Oğuz Atay, Sabahattin Ali gibi...


******


Kitaptan Alıntılar:


Pazar günleri...Şimdilerde...Sokak aralarından geçerken...gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim...evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek.......isterim hep. (s.16 )


Beş yıl süreyle yaşadığım acıları, iki saatlik bir filmde görüyorum. Ben de hastanelerde hastalara oradan kurtulmanın yollarını göstermeye çabalamış, onlara bu dönemlerin geçici olduğunu anlatmaya çalışmıştım.  Hangileri kurtuldu? Bilmiyorum. Şimdi ben özgürüm. Burada özgürlük sözcüğünü yalnızca kapalı olmamak, kilitlerin ardında bulunmamak anlamında kullanıyorum. Ölümle burun buruna geldim, ama işte özgürüm. (s.39 )


Gece. Köy evinde mum ışığında oturuyoruz. Bir erkeğin elini tutuyorum. Onun elini tutmasam, kendimi gerçekten boşlukta duyuyorum. Beynim gene boşluğa fırlayacak gibi oluyor. Sert, kesin davranışlı, kişiliğini henüz pek anlayamadığım bir kocam daha var. Fırtına gibi köy odasına giriyor. İşte o an, gerçekten deliriyorum. Biraz istediğim gibi davranmaya başladığımda, götürülüp, demir parmaklıklar gerisine kilitleniyorum. (s.50)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder