29 Haziran 2014 Pazar

Cemil KAVUKÇU - Gemiler De Ağlarmış





Bir öykü kitabı Gemiler De Ağlarmış.

Cemil Kavukçu'nun akıcı kaleminden sekiz öykünün yer aldığı, okunmaya değer bir kitap. Öykülere konu dünya, öykülere konu insanlar yaşamın içinden, tanıdık. Ancak yazar çoğumuzun dikkat etmediği ayrıntıları ya da birkaç cümleyle anlatabileceğimiz  olayları ayrıntılı ama sade anlatımıyla öyle akıcı, öyle güzel  aktarmış ki...

Yazarın betimlemelerini de çok beğendiğimi belirtmeliyim.
Sıradan insanların duygu dünyası, sıradan olaylar aktarılırken kendinizi öykülere kaptıracak, öykülerin devamını sizler yazacaksınız gerçekten!

Yazar Cemil KAVUKÇU, 1951 yılında İnegöl'de doğdu. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Mühendisliği bölümünü bitirdi (1976). Öyküleri, 1980 yılından bu yana çeşitli dergilerde yayınlandı. Patika adlı yapıtıyla 1987 yılında Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü ve 1996 yılında Uzak Noktalara Doğru adlı öykü kitabıyla Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı'nı kazanmıştır.

Can Yayınları tarafından 2001 yılında ilk basımı yapılan kitabın elimdeki 2009 yılı dördüncü basımı ve 106 sayfa.


******


Kitaptan Alıntılar:


Dışarı çıkmak için iyi bir fırsat. Herkes buna dünden razı. Bir yerlere oturulup hızlı hızlı içilecek. Bir bölümü karaya ayak basar basmaz, bir bölümü de içtikten sonra teleon kulübelerine kapanacak; eşler, çocuklar, sevgililerle konuşulacak. Uzun uzun konuşulacak, dönüp dolaşıp aynı şeyler yinelenecek. Sonra kadın aranacak, bulunacak yerler ve pazarlamacılar (onları bir görüşte tanıyacak kadar deneyimli her biri ) araştırılacak, sigara, içki, çiklet, şeker, bisküvi alınacak. Zamanı gelince de gemiye dönülecek. Yüzen hapishaneye. ( Gemiler De Ağlarmış adlı öyküden s.11 )
 

Sonra o sabah... O sabah kötü  şeyler oldu. Her şeyi kontrolümün altına aldığıma kendimi inandırdığım ve soluklarımın düzene girmesi için her zamanki yerimde oturduğum  (adamın da aynı bankta oturduğu ) o sabah... Çığlık çığlığa bağıran bir kadın sesiyle irkildim. Adam da oturuş biçimini değiştirmiş (ilk kez oluyordu bu ) sese dikkat kesilmişti. Lanetler yağdıran, sövüp sayan, birilerini tehdit eden ses (kadını görmemiştim daha) gittikçe yaklaşıyordu. Donakaldım. O kadın,  kedilerin sevgili prensesi; yalınayak, başı açık, yatak giysileriyle caddede koşuyordu. peşinde iki adam. Çevrede, kuyrukları dimdik, çaresiz ve şaşkın kediler. Kadını kıskıvrak yakaladılar.  ( Giz Bahçesi adlı öyküden s.52 )


Döndüğünde, herkesin bir işi gücü vardı. Hepsi de evli barklı adamlardı artık, haytalık yılları bitmişti. İlhan, biriktirdiği üç-beş kuruşla bir büfe açtı. Yürütemedi. Karısı da bırakıp gitmişti onu. Kahvede, sokakta, meyhanede yalnız kalmıştı. Eskiden olduğu gibi annesinin evinde kalıyordu. Yola çıktığını kimse anlayamamıştı. Yanına alabileceği ''en değerli''   eşyaları yoktu. Tek başına kendi Afrika'sına gidiyordu.
    Kulaklarında o şarkı çınlıyor şimdi Rıfat'ın:

    Bir gün belki hayattan,
    geçmişteki günlerden bir teselli ararsın
    bak o zaman resmime, gör akan o yaşları...           
( Adı Yok adlı öyküden s.97 )



2 yorum:

  1. Nedense öykü kitaplari daha cok.ilgimi çekiyor buda harikaymis yazarlar var tanışmam gereken: )siz den.alıp liste yapsam simdi baya baya eşimi maddi.olarak cokertcem bu ay hehe

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sibel K. Türker'in Öykü Sersemi'ni de önereyim bu arada. Siz yeter ki okuyun, İl Halk Kütüphaneleri de okuyucu yolu gözler!

      Sil