10 Eylül 2014 Çarşamba

Orhan KARAVELİ - Sakallı Celal





Bir arkadaşımın önerisiyle okuduğum ilginç bir kitap.  Bu dünyaya kimler gelmiş, kimler geçmiş dedirtiyor.

 Sakallı Celal diye bilinen Celal Yalnız, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış  ilerici bir aydın, filozof, kültür adamı. Galatasaray Lisesi mezunu, babası Bahriye Nazırı Amiral Hüseyin Hüsnü Paşa.

Paşazade kimliğine bürünmemiş, aydınlanma adına bilimden, bildiği doğrular ve ilkelerinden ödün vermemiş mütevazi bir entellektüel. Osmanlı dönemi gibi Cumhuriyetin ilk yıllarında da düzen bu nevi şahsına münhasır kişinin kıymetini bilememiş.

Çoğumuz düzenin herkese adil olmadığından, hak etmeyenlerin kayırıldığından dem vururuz ya, geçmişte de öyleymiş maalesef!

Gazeteci yazar Orhan Karaveli'nin titiz araştırması, çok güzel bir biyografiyi ortaya çıkarmış. Okuyup etkilenmemek  olanaksız.

Keyifli okumalar...


******


Kitaptan Alıntılar:


O, zamanından evvel doğmuş bir hür düşünür idi. Pek az kimsenin anlayabildiği... Fikir, irfan, medeniyet ve terbiye namına çırpındı durdu. Sonra, erken doğduğunu anladı, işi filozofluğa vurdu. Hayatı; bütün ağırlığı, haksızlığı, pisliği ile -iğrenerek- kabul etti. Sakallı Celal muradına erememiş fakat kemaline ermiş bir adamdı. (s.31 )


  
''...Rüzgarda savrulan sakalı, gür kaşları, geniş omuzlu cüssesiyle, kirli kasketine ve yağlı paltosuna rağmen, tebdil gezen bir masal padişahı gibiydi. Herkes ona korkuyla karışık bir saygıyla bakardı...''  ( s.32)


Yoksulluktan kırılan bir köy kahvesinde konuşurken:
 -Bastonumu soksam yeşertecek kadar verimli bu Anadolu toprağından, üzerinde yaşayan insanların karnını doyuracak kadar ürün alamamayı başardığımız için ne kadar alkışlansak yeridir! demiş ve bunun sorumluluğunu aydınlara yüklemişti:

 -Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisizdir... Türkiye'de 'aydın' geçinenler  'Doğu'ya doğru seyreden     geminin güvertesinde 'Batı' yönünde koşturarak 'Batılılaştıklarını' sanırlar!  (s.174 )




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder