1 Ekim 2014 Çarşamba

Ömer İZGEÇ - Bozadam

 


 Çok fazla fantastik kitap okuyan biri değilim ama Ömer İZGEÇ'in ''Fevkalbeşer Sair Bey ve Suskunluğu '' adlı romanından sonra merakla beklediğim ikinci kitabını da  ilk okuyanlardan biri oldum.

  Yeni yazarları, yeni kitapları da tanıtmaya çalıştığım bloğumdaki özgün yazarlardan biri de Ömer İZGEÇ. 

  Sizlerde benim gibi düşünüyormusunuz bilemiyorum ama yazarı kadar  kitabın adı, kapağı da okuru çok etkiliyor. Beklediğim kitabı raftaki ilk gününde alırken kapağının tasarımı da çok hoşuma gitti. (Kapağın tasarımı Şükrü Karakoç'a ait ) Romanı okumadan kapak resmindeki kuşu omzumda hissedip esrarengiz ormana daldım adeta.

  Belirsiz bir zamanda esrarengiz mekanlarda, ormanda geçen hikayenin kahramanı Es, on iki yaşında. Ormanda büyüklerden uzak yalnız yaşayan çocuklar, topraklarında sürülen bir ırk, bitkileriyle, kuklalarıyla kendi dünyalarını kurmuş yetişkinler, bir ırmağın ayırdığı aşıkların hikayeleri çok başarılı betimlemelerle harmanlanmış.

  Ömer İZGEÇ'in Bozadam'ını okurken başka dünyalara dalacaksınız. Bozadam'ı okumanızı öneriyorum.
Yazdıklarıyla edebiyat dünyasında sağlam adımlarla ilerleyen Ömer İZGEÇ'i kutluyorum.

Keyifli okumalar...


******


Kitaptan Alıntılar:


  Es, aniden dışarıdan gelen çığlık sesiyle irkildi. Bir an, odaya süzülen rüzgarın içine karışmış katilin nefesini hissetti. Çığlık bir bıçak darbesi gibi geceyi yırtmış ve aynı hızla yitip ardında usul usul kanayan bir sessizlik bırakmıştı. (s.35 )



 Gölün yüzeyinde oluşan ufak kıpırdanmaların olduğu yerden, katransı kanatlarından damlalar saçarak bir kuş çıktı. Gökyüzüne doğru yükseldi. Bulutların arasında süzülen huzmeleri arar gibi havada bir daire çizdi. Bir kevgiri andıran gökyüzünden yer yer süzülen ışık demetlerinde ıslak kanatları menevişleniyor, gövdesinden süzülen damlalar ışıyordu. Kuşun ağzında pulları parıldayan bir balık debeleniyordu. (s.55 )


  Bozadam - Konuşamıyorum. Ağzımdan dökülemeyen kelimeler içimde birikiyor. İçim tıka basa doluyor. Yine. Konuşmak istemiyorum. Herkesten ve herşeyden kaçmak istiyorum. Vardığım kuytularda  her seferinde kendimle karşılaşıyorum. İçimde biriken sözcüklerden yalnızca sana yazarak kurtulabileceğimi hissediyorum. Senin yakınlarımda  bir yerde olduğunu düşünerek avunuyorum. (s.164 )




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder