4 Şubat 2014 Salı

Selma FINDIKLI - İmbatta Karanfil Kokusu





Selma FINDIKLI, önce radyo oyunları yazmaya başlamış, daha sonra öykü ve romanları yayımlanmıştır.
Loş Sokağın Kadınları adlı öykü kitabıyla  1996 Haldun Taner Ödülü'nü, Ankara İstasyonundaki öyküleriyle de 1998 İş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü'nü almıştır.

Nereye Yüreğim,  Gözüm Yaşı Tuna Selidir Şimdi, Saray Meydanında Son Gece, Gümüşlü Martı, Gecenin Yalnızlığında ve Kum Gülü diğer romanlarıdır.

İmbatta Karanfil Kokusu, yazarın on iki öyküsünün yer aldığı bir öykü kitabı. 1863 Osmanlı Dönemi'nden, 1939 Cumhuriyetin ilk yılları arasında İzmir'de farklı milliyete, farklı din ve kültüre sahip kişilere ait öyküler. Çok güzel yazılmış, İzmir'in imbat esintisini hissedecek, karanfil kokusunu duyacaksınız adeta... 

Bana Kasap Çırağı'nın kasvetli etkisinden sonra çok iyi geldi doğrusu. Sizlere de okumanızı öneriyorum...

Kitap Remzi Kitabevi tarafından 2006 yılında yayımlanmış, 154 sayfa, elimdeki ise  dördüncü basımı.


******


Kitaptan Alıntılar:
.

Göz ucuyla bakıyorum da; pek çaresiz, süklüm püklüm oturuyor yanımda. Beni beğenmiyor,sevmiyor değil...Sözle olmasa da davranışlarıyla hoşlandığını belli ediyor çünkü. 
Yüreğimin sesi, kendini bana layık görmediğini fısıldıyor, ama inanamıyorum. Pehlivan yapılı bir adam Akif Efendi. Ne var ki, hantal bedeninin aksine ince ruhlu zannederim. Başka erkekler gibi birkaç adım önde yürümüyor, beni soluk soluğa bırakmıyor mesela...İkimiz de köleydik sarayda. Birimiz hanım sultanı giydirir, öbürümüz saltanat arabasıyla gezintiye götürürdü... (s. 48-49 Kuş Kanadı Kalem Olsa adlı öyküden )


Kalispera efendimu... Sinematograf nedir, bilirsiniz vre? Duydunuz hiç?... Duyamazsınız, çünküm bulunmaz öyle her yerde. Konstantinopl'da bilem yokmus daha. Eh orası payitaht olsa da İzmir baskadır '' Şarki Akdeniz Paris'i '' demisler ona...(s.72 Cinderella adlı öyküden )


Bir de şimdiki halimize bakın... Kadifekale'nin yamacında, Muhacirin Mahallesi'nin, her köşesinden nemli rüzgar fıslayan, kuş yuvasına benzer evlerinden birinde, yarı aç yarı tok yaşıyoruz... Elbiselerimiz, feracelerimiz yama tutmaz oldu. Öylesine yırtık...Hilal-i Ahmer'le Muhacirin Cemiyeti yardım ediyor bizim gibilere. Ama o kadar çok perişan aile var ki, hangi birine yetişsinler? (s.80 Muhacirin Mahallesi adlı öyküden. )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder