26 Aralık 2013 Perşembe

Hakan GÜNDAY - Daha







 Hakan GÜNDAY' ın Az, Piç, Kinyas ve Kayra adlı romanlarını okumuş, Kinyas ve Kayra'yı Ekim ayında bloğumda tanıtmıştım.


 ''Daha'' Hakan Günday'ı  Ekim 2013' te yayımlanan  son kitabı.

Hakan Günday okumayı seviyorum. Beni bilmediğim dünyalara götürürken, olayların akışını tahmin bile edememek, yazara olan hayranlığımı arttırıyor. Yetenekli bir yazar gerçekten.

Okuduklarım içinde Kinyas ve Kayra, en beğendiğim kitabı. -yazarın da ilk kitabı-

Daha, insan kaçakçılığı yapan Ahad ile oğlu-çırağı Gaza'nın hikayesi...
 Dokuz yaşındaki Gaza, öğrenmemesi gereken şeyleri öğreniyor, yaşamaması gerekenleri yaşıyor. İnsanları, yaşamı tanıdığını zannederken yanlışlar, çirkinlikler içinde yoğruluyor, ölmüyor ama adeta can çekişiyor.

''Babam katil olmasaydı, ben doğmayacaktım...'' diye başlıyor roman. Sürükleyici, çarpıcı, sıradışı okumak isteyenler Hakan Günday okumalı bence.

Tavsiye ediyorum...


******


Kitaptan Alıntılar:


Sakin olmalıydım. Heyecanlandığımı görürse, her şeyi anlardı. Çünkü hep anlardı. Olmayan şeyleri bile anlardı. Deprem kokusu alan ilkel hayvanlar gibiydi.O ölü mavi gözlerinin hemen ardında, iç dünyama ayarlı bir radar vardı. Sadece beni mahvetmek için üretilmiş bir silahtı babam. Bir teknoloji harikası! İnsansız hava aracı gibi bir şey! Ya da her neyse, içinde insan olmayan bir şey! (s.86 )


Matematikti her şey. Hatta sadece bir çıkarma işlemi. Nefretimi bu dünyadan çıkarınca geriye ne kaldığını bulabilsem, bitecekti bütün hikaye. Çünkü sonrası sadece gündelik hayattı... Belki biraz da morfin sülfat. (s.91 )


Hiçbir şeye bağlanamayan, dürüst hiçbir ilişkinin tarafı olamayan, sesi gür ama içi cılız bir çocuk olarak, o yurttaki her bir insanı kullanıp posasını çıkardım ve Azim'e yaptığım gibi, hepsini çöpe attım. Benimle konuştular ama onları dinlemedim. Sırlarını saklamamın tek nedeni, söylediklerini, duyduğum an unutmamdı. Beni sevdiler ama neyi sevdiklerini bilemediler. Çünkü buna asla izin vermedim. Bana sundukları bütün o sevgi, göğsümden girip sırtımdan çıktı ve boşa gitti... ( s.274 )


Hayatları boyunca çalışıp uykusuz kalmış, ancak artık bir işleri olmasa da uyuyamayan, yaşlı insanların saatindeydik. Bankaların ve bütün binaların açılış saatlerini bilenler tarafından kuşatılmıştık. Yaşayacak pek bir zamanları kalmadığı için hiçbir yere geç kalmak istemeyen ve gidecekleri her yere erkenden uçup giden yaşlı kelebeklerin dünyası... ( s.277 )


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder