21 Aralık 2013 Cumartesi

Sunay AKIN - Kule Canbazı






Sunay AKIN, 1962 Maçka doğumlu yazar, şair, gazeteci, tiyatro oyuncusu ve araştırmacıdır. İ.Ü Fizik- Coğrafya Bölümü mezunudur.

 Şiirlerinde Orhan Veli, Cemal Süreyya'nın etkisinde kaldığı söylenir-ki, ben henüz okumadım. Çeşitli televizyon programları da yapan yazarın yayınlanmış pek çok kitabı vardır.

Türkiye'deki ilk Oyuncak Müzesi'nin kurucusudur.

Kule Canbazı, adı gibi içeriği de ilginç. Otuz beş ayrı başlık, otuz beş ayrı anlatım...
Sunay Akın'ın araştırmacılığı, hayal gücü, tarihe dair pek çok bilgi, okuyana pek çok şey katıyor. Anlatımlar uzun değil, genellikle iki- üç sayfa, fotoğraflarla da zenginleştirilmiş.

Okuması kolay, zevkli, tavsiye ederim...


******


Kitaptan Alıntılar:


Yerebatan Sarayı'nın gizli bir köşesinden başlayarak Kız Kule'sine, oradan da Kınalıada'daki manastıra ulaşan bir mağaranın varlığı, nice İstanbullu'nun bedenine açılan dehlizin ağzındaki yılan tarafından yıllardır anlatılır. Durum böyleyken Küçükçekmece Gölü'nden  kuş uçumu 1,5 km. uzaklıkta olan Yarımburgaz Mağarası'nın varlığından haberdar olan İstanbullu pek azdır. İki ayrı girişi olan mağara, kimi Türk filmlerine mekan olsa da ziyareteaçık değildir. (John Berger'in İstanbul Hatırası - s.17 )



Oyuncaklarla oynamayan, onların büyülü dünyasından uzaklaşan bir insan asla şair olamaz; ''şiir'' adını verdiği dizeleri alt alta kurabilir, ama onların arasından bir şair asla göz kırpmaz okura. Şair yüreği  ancak oyuncakların  koruduğu bir ortamda büyüyebilir. Oyuncaklar, muhafızıdır şairin. Bana inanmayanlar, Pablo Neruda'ya kulak versinler:
''Evimde iril ufaklı bir sürü oyuncak bulundururum, oyuncaksız yaşayamadım. Oyuncakla oynamayan bir çocuk, çocuk sayılmaz; fakat oynamayan bir insan çocuk yanını ömrü boyunca yitirmiş olur ve bunun yoksulluğunu çeker. Ben evimi bir oyuncak gibi yaptım ve bu evle sabahtan gece yarılarına kadar oynadım.''  (Daktilonun İç Cebindeki Şair - s.38 )



Birinin arkadaşıyla güreşirken eli kırılır çocukluğunda, ötekinin futbol oynarken ayağı... Biri eline ney alır ünlenir, öteki resim fırçası... İkisi de Bakırköy Akıl Hastanesi'nde kaldıkları günlerde yakınlaşır, arkadaş olurlar. Kırık eliyle ney çalan çocuğun adı Neyzen Tevfik'tir, bir ayağı aksayanınki ise Fikret Mualla...
Neyzen Tevfik, oyuncağını kıran çocuğa kızmak yerine, onun bu hareketini haklı bulur. Nedenini de şöyle açıklar bir şiirinde:

Çeşit çeşit alınırdı bütün oyuncaklar
Oyuncak ha dayanır mı fikri tetkika?
Kırardı geldiği anda, içinde bir başka
Hüner var anlamalı hem de kırdı öğrendi
Bu sırrı bildi ya, artık bozar yapar kendi.
(Kalpler ve Oyuncaklar s.141 )





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder