15 Aralık 2013 Pazar

J.M. COETZEE - Yavaş Adam







 J.M. COETZEE, 1940 doğumlu Güney Afrikalı yazar.


  İki kez İngiltere'nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker ödülünü, 2003'te de NOBEL Edebiyat Ödülü'nü almıştır.
Yavaş Adam, Coetzee'nin okuduğum ilk kitabı. Coetzee, anlatımını süslemeksizin, basit, sade sözcüklerle  ne kadar etkili yazılabileceğini gösteriyor bize.

Yavaş Adam, ''yavaşlamak zorunda kalan!''  adam.

Romanın kahramanı Paul Rayment, altmış yaşında, yalnız yaşayan bir fotoğrafçı. Araba yerine bisiklet kullanan, bilgisayarın teknolojik yardımından uzak yaşayan, kitapları ve ölümünden sonra bağışlamayı düşündüğü fotoğraf kolleksiyonu  olan biri.

Paul Rayment, bir bisiklet kazası sonucu sağ bacağını kaybeder ve artık birine bağımlı yaşamak zorunda kalır. Hırvatistan göçmeni bakıcısı Marijana'ya aşık olur. Marijana'nın evli-çocuklu olması, ilşkisini profesyonel mesafede tutması da Paul'un bu duyguları yaşamasına engel olamaz.
 Coetzee'nin başka yapıtlarının da baş kişisi olan yazar Elizabeth Costello'da romanda birdenbire ortaya çıkıp Paul'un  yaşamında etkin rol alır.

Yaşlı, sakat ve aşık olmak; psikolojik ve duygusal iniş çıkışlarla, fiziksel güçlüklerle birleşince daha bir zor. Coetzee bu eseriyle yaşlılığı, insanca duyguları irdelememizi sağlıyor.

Coetzee, okunmaya değer...


******


Kitaptan Alıntılar:


Dünyada kötü bir kaza geçirmiş ilk insan değil o, kendini ona bakan iyi niyetli ama temelde kayıtsız insanlarla dolu bir hastanede bulan ilk ihtiyar da değil. Bir bacağı gitti: Geniş perspektiften bakıldığında, bir bacak kaybetmek nedir ki? Geniş perspektiften bakıldığında, bir bacak kaybetmek her şeyi kaybetmenin bir provasıdır, o kadar. O gün geldiğinde kime bağıracak ki? Kimi suçlayacak? (s.22 )


Paul yine Magill Sokağı'nda bisiklet sürmek, rüzgarı yüzünde hissetmek için çok şey verirdi. Artık kapanmış olan dönemin tekrar başlaması için çok şey verirdi. Wayne Blight hiç doğmasaydı keşke. İşte bu kadar. Bunları söylemek kolay ama çenesini kapalı tutuyor. (s.66 )


''Hepimiz daha sade olmak isteriz, Paul,'' diyor kadın, ''hepimiz. Özellikle de hayatımızın sonuna yaklaşırken. Ama biz insanlar karmaşık yaratıklarız.Doğamız böyle. Daha basit olmamı istiyorsun. Daha basit, daha çıplak olmak istiyorsun. İnan bana, kendini soyma çabanı hayretle izliyorum. Ama aradığın sade yüreğin, dünyayı sade görmenin bedeli vardır. Bana bak. Ne görüyorsun?'' (s.158 )


Sevgi sırf sevmeyi istemekle olmaz Paul. Sevmeyi öğrenmemiz gerekir. Ruhlar bu yüzden yüksek boyutlardan inip tekrar doğarlar; yanımızda büyürlerken bizleri sevginin çetrefilli yollarında yürütmek için. (s.181 )





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder