16 Aralık 2013 Pazartesi

Yekta KOPAN - Aile Çay Bahçesi




Ekim ayı içinde yayımlanan Aile Çay Bahçesi, ilk baskısında otuz bin adet gibi yüksek bir sayıyla okuyuculara sunulmuştur. 

Yekta KOPAN, 1968 doğumlu. 2002'de Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleriyle Sait Faik Hikaye Armağanı, Karbon Kopya Dünya Kitap ile 2007 Yılın Telif Kitabı Ödülü, 2010 yılnda ise Bir de Baktım Yoksun ile de Yunus Nadi Öykü Ödülü ve Haldun Taner Öykü Ödülü'nü almıştır.


Romanı okurken bazı kesitler tanıdık gelecek sizlerede. Bir seferde okuyacağınız akıcılıkta aynı zamanda.

Müzeyyen,  kardeşi Çiğdem'in doğumundan itibaren kendini kötü hissedip, yaşamı boyunca ''kötü'' olmaya karar vermiştir.

Babasının annesine, kendisine ilgisizliği ve mutluluğu dışarıda araması, annesinin ölümünden kardeşini sorumlu tutması, aile içinde küçüklüğünden itibaren biriktirdiği mutsuzluğunu, yalnızlığını babasının ölüm döşeğinde bir araya geldiği kardeşiyle yüzleşerek  geçmişi ve kendini sorgulamanın, belki de yeniden doğmanın  hikayesi...

İyi Okumalar...


******


Kitaptan Alıntılar:


Ne zaman yazlığa gidecek olsak, günler öncesinden başlayan bir sıkıntı kaplardı içimi. Saatler sürecek yolculuk boyunca gördüğüm herkes, beni görecek bütün insanlar yok olsun isterdim. Amcalar, teyzeler, ablalar, otobüs yolculuğunu bitmek bilmeyen bir tıkınma ayinine dönüştüren bütün o kalabalık aileler. Kuru köfte, haşlanmış yumurta, içine taze soğanla domates tıkıştırılmış beyaz peynirli ekmekler, mücver, hatta kısır. Evin annesi türlü maharetle yavrularını ve sigara üstüne sigara tüttürerek oturdukları bölgeyi dumandan bir görünmezlik duvarıyla çeviren öküz kocasını elleriyle beslerdi. (s.24 )


Mezarın ayakucuna oturdum. Öylece kalmak istiyordum orada. Zaman kendi bildiğince geçip gitsin. Önce yazıları silsin, sonra beni. Mezar taşında zamana direnen harfler, zihnimde bana direnen anılar kalsın sadece. Ne kadar yerinden sökmek istese de babaannemin görüntüsünü kazıyamasın. (s.62 )


Oysa yağmurda ıslanmanın verdiği huzur hiçbir şeyde yoktur. İnsan olmaktan utanmadığın tek andır, ağaçlar gibi, çiçekler gibi, köpekler, kuşlar, kediler, bildiğin-bilmediğin bütün hayvanlar gibi ıslandığın an. Manzaraya dışarıdan bakan kibirli insanlardan uzakta, o manzaranın bir parçası olursun. (s.74 )


''Ne yapacağız şimdi? Önce memleketi kurtaracağız. Sonra hayatımda birinin olup olmadığını soracaksın. Bir-iki tavsiye, bir-iki itiraf. Saçmasapan benzetmelerle kendini aklayacaksın. Yok benzin pompası, yok hayat kovalıyordu falan. İstersen ben sana kopya vereyim, babaannen şöyle yaptı, annen böyle yaptı dersen iyice rahatlatırsın kendini. Nasıl olsa hepimiz başkalarının günahlarını sırtlıyoruz değil mi baba? Onların hataları olmasa dünyanın en iyi babası olacaktın.''  (s.128 )







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder