22 Kasım 2013 Cuma

Chris CLEAVE - Küçük Arı




Daha çok okurun beğenisine ulaşmak için Uluslararası En Çok Satanlar (Bestseller)  Listesinden de bir kitap okuyup paylaşmak istedim.

Küçük Arı, Chris Cleave tarafından yazılmış. 1973 doğumlu İngiliz yazar, Oxford Üniversitesi  Psikoloji mezunu ve Küçük Arı, ikinci kitabı.

Küçük Arı, 341 sayfa, kolay okunan bir kitap.
 Pek çok kişi tarafından okunup beğenilmiş. Epeydir kitap okuyamıyorum ya da ağır kitap okumaya ara vereyim diyenlere uygun.  Akıcı, bir- iki günde rahat okunacak türden. Edebi dili güzel olsun diyenlere ise önermiyorum!

Roman, evliliklerindeki sorunları çözmek için Nijerya'ya tatile giden bir İngiliz çiftin ülkedeki kaos sebebiyle tesadüfen yaşadıkları kötü bir olay ve sonrası yaşadıklarına dair.

 Nijerya'da ölüme terk edilen Küçük Arı, bir gün mülteci olarak İngiltere'de yaşamlarına girecektir. Sarah, küçük oğlu Charlie ve Küçük Arı'nın yaşamları değişecektir artık.


******


Kitaptan Alıntılar:


Bir parça hüzün verici olduğunu düşünmüyor musunuz? Kraliyet İngilizcesini öğrenmek, dans gecesinin ertesindeki sabah ayak tırnaklarınızdaki parlak kırmızı ojeyi çıkartmak gibi birşeydir. Çok zaman alır ve kenarlarında, yaşadığınız güzel saatleri size hatırlatacak kırmızı bir leke mutlaka kalır. Sizin anlayacağınız; yavaş yavaş öğrendim. (s.13 )


Kendimi arzu edilmez biri haline getirdim. Yıkanmadım, cildimin yağlanmasına izin verdim. Göğüslerimi düz ve küçük göstermek için giyisilerimin altından göğsümü kalın bir bantla sardım. İkinci el giysi ve ayakkabılarla dolu bağış kutuları geldiğinde, diğer kızlardan bazıları kendilerini güzelleştirmeye çalışırken , ben hatlarımı gizleyecek giysiler bulmak için kutuların altını üstüne getirdim. Bol blucinler, Hawai tarzı bir erkek gömleği, parlak çelik burunlu, yırtık derili ağır çizmeleri giydim. Gözetim merkezinin hemşiresine gidip saçlarımı kısacık kestirdim. İki yıl boyunca hiçbir adama gülümsemedim; hatta yüzlerine bile bakmadım. (s.18 )


Tekrar eve girip oğlumu ve Küçük Arı'yı aldım. Uyumsuz, şaşkın bir şekilde kocamın cenazesine yürüdük.
Kilisede oturduğum bankta hala sarsılırken, ağlayışımızın ölen kişi için olmadığını anladım. Kendimize ağlıyoruz aslında ve ben kendi zavallılığıma layık değildim. (s.128 )


Bize yardım etmeye çalıştılar, anlıyor musun? Psikiyatrlar, gönüllüler. Ama bizim için orada yapabilecekleri o kadardı. Psikiyatrlardan birisi bana demişti ki: '' Böyle bir yerde psikayatri, uçak kazasının orta yerinde yemek servisi yapmak gibidir. Doktor olarak senin iyi olmanı istiyorsam, sana peynirli turşulu sandviç yerine bir paraşüt vermeliyim. Aklının iyi, olması için önce özgür olman gerekir, anlıyor musun?''  (s.191 )


Macera nedir? Bu, maceraya nerede başladığınıza bağlıdır. Sizin ülkenizdeki küçük kızlar, çamaşır makinesi ile buzdolabının arasındaki boşluğa gizlenip, etraflarının yeşil yılanlar ve maymunlarla sarılı olduğu bir ormanda olduklarını hayal ederler. Ben ve ablam, yeşil yılanlar ve maymunlarla dolu ormanda bir boşluğa gizlenip, çamaşır makinemiz ve buzdolabımız olduğunu hayal ederdik. (s.273 )






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder