29 Kasım 2013 Cuma

Jose SARAMAGO - Bütün İsimler







Jose SARAMAGO, Nobel Ödüllü yazar, şair, oyun yazarı olup, din konusundaki görüşleri nedeniyle eserleri Portekiz Hükumetince sansürlenince ölümüne kadar Kanarya Adalarında yaşamıştır.

Kendisiyle yapılmış bir söyleşide;
"Nobel ödülü hakkındaki değerlendirmeniz?" sorusuna
"Hayatımda aldığım en büyük ödül karım Pilar’dır. İşin aslına bakılırsa, en büyük devrim aşktır." yanıtını vermiştir yazar.



Jose Saramago okumak benim için neredeyse bir tutku, daha önce de ''Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş'u'' paylaşmıştım sizlerle.



Bütün İsimler'in kahramanı Don Jose, yirmibeş yıldır Nüfus Kayıt Merkez Arşivi'nde çalışan, kendi dünyasında yaşayan ve ünlü kişilerle ilgili gazete ve dergilerden kestiği kupürleri biriktiren, işyerindeki hiyerarşik baskı altında ezilen biridir. 

 Kolleksiyonuna eklemek için Arşiv'den gizlice aldığı dosyaların arasına meçhul bir kadının fişinin karışması üzerine, bu kadınla ilgili bilinmeyenlere ulaşma tutkusu Don Jose'yi nerelere götürdü, neler yaşattı...

Anlatım mükemmel.
 Farklı okumak isteyenler, Jose SARAMAGO okumalısınız, benden söylemesi...


******


Kitaptan Alıntılar :


Cumartesi günü, en iyi takım elbisesini, temiz ve ütülü gömleğini giyip uyumlu sayılabilecek ve az çok düzgün kravatını takarak içinde yetki belgesi olan mühürlü zarfı ceketinin iç cebine koyan Don Jose, evinin kapısından bir taksiye bindi, zaman kazanmak için değil, çünkü bütün gün ona aitti, ama bulutlar yağmur tehdidinde bulunuyordu ve giriş katında oturan hanımın karşısına kulaklarına varana dek her yerinden sular damlayarak ve pantalon paçalarına çamur sıçramış halde çıkıp ne için geldiğini söyleyemeden öncekapının yüzüne kapanması riskine girmek istemiyordu. ( s.52 )


Evde Don Jose'nin ilk ilgilendiği şey gardırop vazifesi gören gömme dolaba saklanmış giysiler oldu. Önceden kirli idiyseler, şimdi iyiden iyiye, küfün buğusuyla karışık ekşi bir koku salan bir pisliğe dönüşmüşlerdi, pantalonun kat yerlerinde yosun bile görünüyordu, bir düşünün, hepsi o sıralar her yanından sular süzülen bir pardösüye sarılmış bir kucak ıslak giysi, ceket, gömlek, pantalon, çorap, iç çamaşırı, bütün bunlar bir hafta sonra nasıl olurdu. ( s.132 )





Don Jose kütük gibi uyudu.  Meçhul kadının anne ve babasına yaptığı riskli ancak iyi sonuç veren ziyaretin ardından, bir de hafta sonunun olağanüstü olaylarını deftere geçirmek istedi, ama öyle çok uykusu vardı ki Merkez Mezarlık'ın yazıcısıyla yaptığı sohbetten ileri gidemedi. Akşam yemeği yemeden yattı, iki dakikadan az zamanda uyudu, sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açtığında da , nasıl ve ne zaman olduğunu bilmeden, işe gitmeme kararı aldığını farketti.(s.239)




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder