13 Ekim 2013 Pazar

Nadine GORDIMER - July'ın İnsanları






 Nadine GORDIMER, Yahudi göçmeni bir ailenin kızı olarak 1923 yılında Güney Afrika'da doğmuştur. Katolik bir manastır okulunda eğitim gören yazar, ırk ayrımına karşı çıkan politik eylemci kimliğiyle tanınmaktadır. 1991 de Nobel Edebiyat  Ödülü, 1994 de  Booker Roman Ödülünü almıştır.
(14.7 2014  tarihinde yazarın vefat ettiği bilgisini de eklemeliyim.)

Gordimer'in yazdığı en iyi roman diye tanımlayanlar da olmuştur July'ın İnsanlarını.

Güney Afrikanın her yeri silahlı militanlarca savaş alanına çevrilmiş, beyaz halk ise bu duruma  hazırlıksız yakalanmıştır. Smales ailesi liberal görüşlü, üç çocuklu bir beyaz aile olup,  bu vahşetten uzun yıllardır yanlarında çalışan siyah uşakları July sayesinde kurtulurlar. July 'ın doğduğu köy uzak ve ilkeldir. Siyahlarla eşitlenen beyaz ailenin hayatta kalma pahasına yaşadıkları ve her iki tarafın kişiliklerinde ve ilişkilerindeki değişime, psikoljik savaşa tanık olmak istemez misiniz! Bam'le Maureen gibi bizler de çocuklarının ilkelliğe uyumu, mutluluğu kolayca yakalamalarına  şaşırıyoruz tabiiki...  

Bu kitabın benim için önemi, ilk kez bir Güney Afrikalı yazarı tanımamın yanısıra, sıradışı konusu, kurgusu, farkında olmadan okurken empati yapmamdı!

Farklı konusu, güzel anlatımıyla okunması gereken kitaplardan, hoşunuza gideceğinizden eminim.


******


Kitaptan alıntı;


 Yağmurlu günlerin ardından her şeyden, bitkilerden, saz damlardan sıcak bir buhar yükselir oldu, her çalılığın ya da direğin üstünü çeşitli desen ve renklerde nemli tabakalar kapladı ve yayıldı. Geldikleri yerde, kötü hava koşullarına boyun eğmenin nasıl  birşey olduğunu unutmuşlardı. Buradaysa üşüyüp titreseler de ıslananların yerine giyebilecekleri  kuru giysiler yoktu. Kulubenin içini dumana boğan ocaktaki ateş, yaşamın merkeziydi; çocuklar, tavuklar, köpekler ve kediler hayatta önem sıralarına uyarak olabildiğince yaklaşıyorlardı ateşe. Yiyeceğin sağladığı ısı -ısınınca kanları canlanıyordu- oradan geliyordu, ısındıkça saydamlaşan odun korları, lapanın kabarcıklarını güç ve enerjiye çeviriyordu. Bam'la Maureen'in sigara, şarap ya da sert bir içki arzuladıkları olmuştu, çocuklar da tatlı yiyeceklerin özlemini çekiyorlardı, ama yağmurlu günlerde, sönmesine hiç izin vermedikleri ateş, tüm arzularını karşılayan şey oldu. (s.63)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder